Uzun yıllardan beri, sinema sektöründe faaliyette bulunan Cinegrafh Film Pazarlama Şirketi Direktörü Ömer İyigün, bu hafta Avustralya sinemalarında beyaz perdeye çıkacak olan ‘Çanakkale Yolun Sonu’ Filimi nedeniyle sektördeki çalışmalarını anlattı. Avustralya’ya, ilk kez Türk kanallarını getiren, 2002 yılından bu yana ise yaklaşık 60’a yakın Türk filmiyle toplumumuza hizmet veren İyigün, faaliyetlerinin para kazanmanın yanında, aynı zamanda bir kültür hizmeti vermek olduğunu kaydetti. Bu nedenle Arap toplumuna ve yakında da Yunan toplumuna benzer hizmeti verileceklerini duyuran Ömer İyigün; ZAMAN’nın sorularını şöyle cevaplandırdı;
Avustralya’da ne zamandan beri bu sektörde faaliyet gösteriyorsunuz?
1997 yılında Melbourne geldim. Koç grubunda çalışıyordum o zaman. Avustralya’nın ticaret için önemli bir ülke olduğunu görünce, kendi isteğimle görevimden ayrıldım. Kendim elektrik ve elektronik mühendisi olduğum için, kendi sektörüme yakın olan sektörü tercih ettim. Ayıca toplumumuzun da ihtiyacıydı. Ve ilk olarak, bazı televizyon kanallarını buraya getirmek için Auburn’da ofis açtım. Projemiz yaklaşık 6 ay sürdü. İlk olarak, 9 kanalla işe başladık. Daha önce Avustralya radyo dinleyemezken, biz Türk televizyonlarını buralara getirmeyi başardık. O dönemde insanlarımız, sadece videodan Türk kanallarını izleyebiliyordu. Ama biz, kanalları 24 saat açık vaziyete izlenebilir şekilde televizyon kanallarını getirdik. Herkesin izlemesini sağladık.
Özellikle üçüncü jenerasyonun Türkçeyi unutmaması için önemli bir hizmet aslında.
Evet. Bu adımla, bir açıdan Cumartesi okullarının yükünü de azaltmış olduk. Çocuklar kendi kedine çalışır, Türkçe öğrenir duruma geldi. Bu arada, tabi filim yapımcılarıyla, televizyon kanallarıyla görüşmelerimiz başladı. 2002’den bu yana, Cinegrafh filim dağıtım ve pazarlama şirketi olarak, sinema sektörüne de girdik. Ve 2002’de Avustralya’ya ‘Deliyürek’ filmiyle, buradaki insanlarımıza ilk filim hizmetini vermeye çalıştık. Kurtlar Vadisi ve diğer arkasını devam ettiren gösterimler getirdik. Aynı zamanda televizyon işiyle birlikte, filim getirmeye başladık.
Aradan geçen 16 yılda ne kadar filim izlettirdiniz toplumumuza?
Şimdiye kadar, şuana kadar 60 yakın filim Avustralya’ya, getirdik. Bazen yılda beş filim getirdik. Bu filmlerin önemli kısım popüler filimlerdi. Böylece filim getirme durumumuz yoğunlaştı. Bu arada dört yıl önce Arap filmlerini de getirmeye başladık. Çünkü Avustralya da çok önemli bir Arap toplumu var. Bu yıl 6 tane Arap filmini, Arap toplumuna izlettirdik.
Arap ve diğer toplumların ilgisi nasıl?
Aslında hedefimiz sadece kendi toplumumuzu değil, aynı zamanda tüm Orta Doğu toplumu ve Türkiye ye yakın ilgi gösteren insanlara ulaşmaktır. Mesela, Kurutlar Vadisi gibi filimler, Arap toplumunun bizden daha fazla ilgi gösterdiğini diyebilirim. Hedefimiz etnik medyaya hitap etmek. Cinegrafp şirketi olarak, burada Sinema filmini pazarlayan bir şirket haline gelmektir. Şuanda ilk öncelikli çalışmamız, Yunan toplumuna girmek ve onlara hitap edecek filmleri buraya getirmektir.
Arap toplumu çok farklı kesimlerden oluşuyor. Bu konuda zorlanmıyor musunuz?
Avusturya’daki Arap tolumu, farklı bir toplum. Mesela Araplar dediğimizde 22-23 farklı ülkeye kitle demek. Iraktan, Ürdün’e, Lübnan’dan Arabistan’a, Mısırlılara kadar farklı kesime ulaşma. Ayrıca Müslüman olanların yanında Hristiyan olan Araplar da var. Dolayısıyla, kitle biraz farklı.
Arap toplumundan sonra, hangi öncelikli toplumu hedefliyorsunuz?
Ama asıl hedefim, Avustralya da 900 bin kışının yaşadığı Yunan toplumunadır. Tek toplum, tek dil ve tek hedef. Zaten kendi toplumumuzun geneli, şimdiye kadar beni Ömer değil, Cinegraph olarak biliyor. Bu isimle diğer topluma da, sinema konusunda bir kültür hizmetini vermek istiyoruz. Bugün bilhassa Yunanlar, bizi Türk şirketinden ziyade Cinegraph şirketi olarak görürse daha güzel bir netice alınabilir.
Filmlerin kültürel olarak size dönüşü nasıl?
Filmlerin bize dönüşümü çok iyi. Zaten amaçlarımızdan biri de, hem bir taraftan kültür hizmetini vermek, diğer taraftan ise, ülkemizin tanıtımını yapmak ve tabi ki, bir işletme mantığı içinde bu işin ekonomik ve ticari boyutunun gereğini yerine getirmek. Ülkemiz, öyle bir duruma geldik ki, Türk sineması, ihracat rekoru kıran bir sektöre dönüştü. Hem eğlenirken, hem bilgileniyorlar. Özellikle Türk filmlerinin devamı olan dizilere de ilgi büyük. Bu faaliyetlerimizi ve kültürel katkılarımızı fark eden Zaman Gazetesi hep bize destek verdi. Geçmişte de bize ödül verdi.
Çanakkale filimi bu hafta başlıyor. Genel ilgi nasıl?
Çanakkale filmi çok önemli. Diğer filmlerden farklı taraf, tarihi bir öneme sahip. Aslında ‘Çanakkale yolun sonu’ filmi, sadece Türkiye ile Avustralya değil bir çok ülkeyi ilgilendiriyor. Bu nedenle, savaşa katılmış tüm ülkelerin büyükelçileri, diplomatlar, devlet erkânı Anzac komitesi kısacası çok farklı yelpazedeki insanları bu filme çekmek için protokole özel bir program yapıyoruz. Bu nedenle, Sydney’de bu hafta Cuma günü, devlet protokolünün katılacağı ve Sydney başkonsolosluğunun da önemli katkılarıyla 26 Nisan’da özel ve ücretsiz bir sunum olacak. Gelen protokole, hem film seyrettireceğiz, hem de bir resepsiyon verilecek. Amacımız, Çanakkale savaşını Türk gözüyle anlatmak. Neler gördük, ülke olarak neler yaşadık. Şimdiye kadar Avustralya da, buranın gözüyle yapımları izlemiştik. Ama kendi yapımımızı İngilizce altyazılı vermiş olacağız. Bundaki maksadımız, medyanın ilgisini buna çekmek.
Şimdiye kadar çok farklı filimler getirdiniz. Toplumumuz ne gibi filmlere ilgi gösteriyor?
Hindistanlılar eğlenceli ve danslı gibi hareketli filmlere gidiyorlar. Türkler ise, kahramanlık ve tarihi filmlere ilgi gösteriyor. Şimdiye kadar getirmiş olduğumuz yaklaşık 60 filimden gişe rekorunu kıran, Fetih, Kurtlar Vadisi, Deliyürek, Karaoğlun gibi filimler gişe rekorunu kırdı diyebilirim. Sinema salonları dolup taşıyor. Bu işten tamamen para kazanılıyor diye bir durum söz konusu değil.
Son olarak ‘Anzac Games’ gibi bir projeyle meşgulsünüz. Bu projeyle ilgili neler paylaşırsınız?
Anzac Games’ diye bir projemiz var. Ama henüz, bu konu şekillenmedi. Şekillenince basına açıklamada bulunacağım. 2015 te önemli bir organizasyon yapmaya planlıyoruz. Bir komite oluşturma aşamasındayız. Görüşmelerimiz devam ediyor. Gerek Türkiye gerekse Avustralya hükümetleri nezdinde girişimlerimiz devam ediyor. Hem resmi hem de diğer şahıslarla görüşme halindeyiz. Başlangıçta olmamıza rağmen intibalar çok iyi.