Rıdvan Manav; “Avustralya’da son zamanlarda bullying dediğimiz zorbalık çok yaygınlaştı. İşte bizde buna karşı alınması gereken önlemler ile ilgili dersler veriyoruz. Bunun yanında büyük şirketler de bizleri elemanlarına özgüven kazandırma, işyerinde çalışanların birbirlerine karşı saygı ve takım çalışması ile başarılı olma gibi konular üzerine konuşmalar yapmak üzere çağırıyorlar. Marrickville’deki merkez şubemizde haftada 120 ders veriyoruz. Aldığımız başarılarımızdan dolayı EFC (Education of Funding Company) tarafından üç yıldır dünya çapında üst üste birinci seçiliyoruz”dedi.
‘The Australian Martial Arts & Fitness Academy’ eskiden daha çok kendi toplumumuzun çocuklarına yönelik kurs veriyordu. Şimdi ise sanırım eğitim ağını genişletti. Bu konuda biraz bilgi verir misiniz?
Evet değiniz gibi, faaliyetlerimizin ağı günden güne genişliyor. Artık okullara gidip seminerler vermeye başladık. Tekvando eğitimine karşı ilgi günden güne artıyor. İnsanların kendilerini korumaları, ailelerine karşı sorumlulukları sevgi ve saygı bakımından dersler veriyoruz. Çünkü okullar yeteri kadar öğrenciye disiplin veremiyor. Ama çocuklar tekvandonun verdiği bir disiplin ile seminerler için gittiğimizde bize karşı çok saygılılar. Derslerimize karşı son derece ilgililer, pür dikkat dinliyorlar. Öğrenci sayımız daha da arttı. Daha fazla turnuva ve yarışmalara katılmaya başladık. Dediğim gibi, sadece tekvando dersi vermiyoruz.
Bu davetler direkt, okullardan mı geliyor?
Evet. Okul yöneticileri bizi arayıp davet ediyorlar. Bu davetleri önemsediğim için bizzat kendim gitmeye çalışıyorum, ama sürenin kısıtlılığından dolayı, yetişemediğimiz zamanlar ise hocalarımızı gönderiyoruz.
Avustralya’da gözle görülür oranda, güvenliğimizi tehdit eden çeşitli üzücü olaylar ve sosyal problemlerin artış gösterdiği bir gerçek. Farklı okullarda verdiğiniz seminerlerde daha çok ne gibi konulara ilgi gösteriliyor?
Genelde bu seminerlerde başarılı olmanın sırları, özgüven, sağlıklı yaşam, kendini savunma gibi konuları anlatıyoruz. Avustralya’da son zamanlarda bullying dediğimiz zorbalık çok yaygınlaştı. Bu yüzden intihar da çok yaygın. İşte bizde buna karşı alınması gereken önlemler ile ilgili dersler veriyoruz. Bunun yanında büyük şirketler de bizleri elemanlarına özgüven kazandırma, işyerinde çalışanların birbirlerine karşı saygı ve takım çalışması ile başarılı olma gibi konular ile ilgili konuşmalar yapmak üzere çağırıyorlar. Marrickville’deki merkez şubemizde haftada 120 ders veriliyor. Hiç bir okulda bu kadar yoğun ders verilmiyordur. Çok yüksek bir öğrenci portföyüne sahibiz. Aldığımız başarılarımızdan dolayı üç yıldır dünyanın çeşitli ülkelerinde 750’den fazla okulu olan EFC tarafından (Education of Funding Company) üst üste dünya birincisi seçiliyoruz.
Şüphesiz, bu kadar yoğun eğitim trafiğinde oğlunuz Hakan Manav da, size destek oluyor. Buna rağmen gelen talebi nasıl geri çevirmiyor sunuz?
Dediğiniz doğru. Oğlum Hakan’la, sadece merkez şubeye bile yetişmemiz mümkün değil. Çünkü haftanın 7 günü okulumuz açık. Onun için bizim haricimizde, biri Türk olmak üzere yetiştirdiğimiz 32 hocamız daha var. Normalde ben Auburn’a pek gelemiyorum. Ama sırf toplumumuzdan gençlerimize yardımcı olmak, onları yetiştirmek için zaman zaman buraya da geliyor ve antremanlara katılıyorum. Benim için para önemli değil, bu nedenle bir baba ve aynı zamanda spor hocası olarak, gençlerimize sahip çıkmak, hayatlarında bir değişiklik yapıp başarılı olmalarına vesile olma düşüncesiyle hareket ediyorum.
AİLELER, ÇOCUKLARINI GÜVENLE BİZE TESLİM EDİYORLAR
Öğrenci ve okulların sizlere karşı ilgisini neye bağlıyorsunuz?
Hocalarımızın çoğu üniversite mezunu. Hem spor, hem de akademik açıdan başarılı insanlar. Ayrıca öğrencilerimizin okuldaki başarılarını da yakından takip ediyoruz. Onları en ufak başarılarında bile tebrik ediyor ve kendilerini ödüllendiriyoruz. Antremanlar sırasında arkadaşlarının karşısında hediye veriyor ve herkes tarafından alkışlanıyorlar. Buda onları çok memnun ediyor. Böylelikle hem sevincine ortak oluyoruz, hem de daha fazla başarılı olmaları için teşvik ediyoruz. Bu ilgimiz aileleri de çok sevindiriyor.
Genel öğrenci portföyünüz nasıl?
Dünyanın her ülkesinden öğrencilerimiz var. Bizim okullarımızda hoca olmak ve kadroya girmek için, üniversite mezunu olmak şart. Eskiden herkes yapıyordu ama biz biraz bu konuda değişiklik yaptık. Hem okulunda hem de akademik açıdan başarılı olacak. Bizim okulumuzda başarılı olan çocuklar, aynı zamanda okullarında da çok başarılılar biz bunu fark ettik. Disiplinli bir şekilde vücudunun her tarafını çalıştırıyorlar. Aynı zamanda kendini savunmayı öğreniyor. Bu şekilde de özgüven kazanarak başarılı olacağına inandığı zaman, her alanda başarılı oluyorlar. Ayrıca birde bu sporu yapan gençler uyuşturucu, alkol ve sigara gibi asrımızın kötü alışkanlıklardan da uzak durduğu için herkes tarafından sevilen, ailesi ve toplum için ideal ve örnek birer insan oluyorlar. Benim çocuklarımda bizimle beraber antrenmanlarda bu salonlarda büyüdüler. Bizim hocalarımızda biri aynı zamanda beslenme uzmanı. Sağlıklı yaşam ve yiyecekler ile ilgili olarak da geniş bilgi veriyoruz. İnsanlarımızı, öğrencilerimizi bilgilendiriyoruz. Aileler de çocuklarını buraya güvenle bırakıyorlar. Bize kendileri ‘çocuklarımızı getiriyoruz çünkü biz sizlere güveniyoruz, buradaki kadronuz çok güzel, çok iyi insanlar’ diyorlar.
Biraz da yurtdışındaki başarılarınızdan bahsedecek olursak,Tekvando’da en yüksek ‘9.’cu dan’ olarak ifade edilen kariyer var. Şu anda siz hangi dan dasınız?
Sekizinci ‘dan’dayım. En son 9 var. Onu almak için de 9 sene beklememiz lazım. Şimdi 4,5 sene kaldı. Nasipse onu da alırız. Ayrıca ‘Uluslararası Hakem’ ünvanına sahibim. Hem Avustralya hem de Türkiye’de tekvando federasyonundayım. Bu yıl tekvandoya başlayalı tam 40 sene oldu. Okulu açalı da 34 yıl oldu. Geçtiğimiz Şubat ayında kırkıncı yılımızı kutladık. Sabırla, dürüst ve çok çalışmak bize ömür boyu başarı ünvanı kazandırdı. Uzakdoğu sporlarında verilen en yüksek ünvanı aldım. Bundan daha ilerisi yok. Dünyada çok az kişiye verilen nadir ödül bu. En son ‘Dünya Tekvando Federasyonu Başkanı’na verilmişti.
Evet, bu arada aldığınız bu ödülden dolayı sizi tebrik ediyoruz. Bu konu hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?
TAEKWONDO HALL OF FAME kuruluşu tarafından verilen ‘Ömür Boyu Başarı’ ödülü oluyor. Bu kuruluş dünya da tekvando sporunda otorite bir kuruluş yani en yetkili söz sahibi. Bende Türkiye Tekvando Federasyonu Başkanı Metin Şahin ile birlikte bu ödüle layık görüldüm. Ödül için Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e davet ettiler. Elit kesimden davetliler vardı. Hayatını bu spora adayan insanlar bu davete katıldılar. Aynı zamanda ‘Taekwondo Hall Of Fame’ beni kendilerine Teknik Danışman olarak seçti. Bundan sonra onlara teknik danışmanlık yaparak, seçmeler de benim de fikrimi alacaklar. İki yılda bir düzenlenen bu törende ilk defa yüzük verilmeye başlandı. İlk defa bu yüzüğe sahip olanlardan biri de biz olduk. Yüzüğü özellikle ismime yazılmış olarak takdim ettiler. Maddi ve manevi değeri çok yüksek. Ödül törenine 2000 yılında Sydney Olimpiyatlarında Avustralya’ya tekvando dalında ilk altın madalyayı kazandıran Lauren Burns’da konuşmacı olarak katıldı. Gittiğimiz şehrin belediye başkanı bir konuşma yaptı. Dünyanın her tarafından 80 kişilik bir davetli topluluğu gelmişti. Hem aldığımız ödül, hemde danışman olarak seçilmemden dolayı tebrik ettiler. Aynı tören iki yıl önce ABD’de yapılmıştı. Benim isteğim iki yıl sonra Türkiye’de de olması. Belki bu vesile ile bir kaç kişiye de bu ödüllerin verilmesi için tavsiyelerde bulunabiliriz diye düşünüyorum. Türkiye’de ve Avustralya’da yaşamını bu spora adamış bir kaç isim var aklımda.
Ülkemiz Türkiye’de, daha çok futbol ön planda. Başta tekvando ve diğer dallara ilgiyi nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’de de son zamanlarda tekvandoya ve sporun diğer dallarına büyük bir ilgi var. 2016 olimpiyatları için Samsun’da yeni seçmeler yapıldı. 2012 Londra Olimpiyatları’nda Türkiye’nin ilk altın madalyasının da tekvandodan gelmesinde emeğimiz büyük oldu. Bende Türkiye’ye gittiğimde Tekvando Federasyonu’nun il müdürlerine konuşmalar yapıyorum. Öğrencileri bu alana çekmenin püf noktaları ve önemli tecrübelerimi aktarıyorum. Maalesef yeni nesil biraz tembel. Disiplinli olan, kendini samimi olarak bu spora verenler tabii ki başarılı oluyorlar.
Tekvando sporunda ve iş hayatında gelebileceğiniz en yüksek seviyeye gelmiş sayılırsınız. Bundan sonraki hedefleriniz neleriniz nelerdir?
Bundan sonra hedefimizde gençlerimize faydalı olmak ve tecrübelerimizi daha fazla alanlara taşıyarak toplumumuza faydalı insanlar yetiştirmek var. Bunun yanında daha fazla semtlerde şubeler açmamız için bayağı bir istek geliyor. Oğlum Hakan ve diğer hocalarımız ile birlikte çalışıyoruz. Yetişebilirsek Sydney’de çalışma alanımızı ve salonlarımızı daha da arttırmaya gayret edeceğiz.