HDP Mardin Milletvekili Mithat
Sancar, referandum sürecinde yaşanan adaletsizliklere dair yaptığı
konuşmada Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un
“Adil bir seçim sürecini, çok şükür, yürütmeyi başardık” sözlerini eleştirdi.
Sancar, “Numan Hocadan burada gerçekten bir parça daha insaf beklerdim. Her şey
bu kadar açıkken böyle bir iddiada bulunabilmek için etik kuralları biraz fazla
zorlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.OHAL’in uzatılmasına ilişkin
Başbakanlık tezkeresinin görüşmeleri sırasında söz alan Sancar’ın ifadeleri
şöyle:Pazar günü referandum yaşandı.
Hem sürecin kendisi hem referandumun sonucu ağır şaibeler altındadır, büyük
meşruluk sıkıntılarıyla yüklüdür. Bu süreçte çok büyük ihlaller yaşandı.
Partimizin ve “hayır” cephesinin diğer pek çok unsurunun yasal ve
anayasal haklarını kullanmaları engellendi. Sürecin kanunlara uygun
işleyebilmesi için Anayasa’nın tanıdığı bütün hakları Hükûmet partisi kadar
rahat kullanmamız gerekiyordu. Öyle yapılmadı.
“Bir tek yerde
AKP otobüsü durduruldu mu?”
Toplantılarımızın olduğu
şehirlere girerken seçim otobüsümüz durdurulup saatlerce arandı.
Milletvekilleri hariç diğer bütün görevlilerin kimlikleri kontrolden geçirildi.
Eğer AKP otobüsü olsaydı bunu yapmaya cesaret eder miydiniz? Bir tek yerde
AKP’nin otobüsü durduruldu mu? AKP’nin seçim çalışması yürüten görevlilerinin
“kimlik kontrolü” adı altında saatlerce bekletilmesi söz konusu oldu
mu?
“Bilal
Erdoğan’ın miting yaptığı ilçe bize yasaklandı”
Bir yaşanmışlığı daha aktarayım.
Siirt’e gideceğiz, seçim otobüsündeyiz; milletvekilleri ve parti çalışanları
var ama vali, bizim Kurtalan ilçesinde araçtan inip ilçe binası önünde halkla
buluşmamızın yasak olduğunu söyledi. Açtım telefonu, neden olduğunu
sordum. Vali, “Burada miting yasağı var, toplantı gösteri yasağı
var.” dedi. Oysa birkaç gün önce Bilal Erdoğan orada bir mahalle
kapatılacak şekilde bir toplantı yapmıştı. Sayısız örneğini sadece kendi
tecrübemden hareketle verebilirim.
“Haram parayla
kampanya yapıldı”
Anayasa’ya aykırıydı bu
yapılanlar ama ahlaka da etiğe de aykırı. Neden? Biz kendi imkânlarımızla bütün
bu zorluklara rağmen adil bir yarış olsun diye ve sonuçlar adil çıksın diye
çalışma yürütüyoruz; Mevcut Anayasa’ya göre tarafsız olması gereken
Cumhurbaşkanı bir taraf gibi sahada geziyor. Günde üç dört kere canlı yayınlara
çıkıyor. Kullanılan bahane: Açılış törenleri. İnanıyor musunuz? O açılan
tesisler yeni mi açılmıştı? Üstelik bu gezilerin tamamı devlet bütçesinden
karşılandı. Bu, haram paradır arkadaşlar. Bu parayla seçim kampanyası yürütmek haramdır.
“Numan
Hoca’dan insaf beklerdim”
Sadece Cumhurbaşkanı değil,
defalarca Sayın Numan Hoca da “açılış törenleri” adı altında canlı
yayınlara çıktı. Az önce de “Adil bir seçim sürecini, çok şükür, yürütmeyi
başardık.” dedi. Numan Hocadan burada gerçekten bir parça daha insaf
beklerdim. Her şey bu kadar açıkken böyle bir iddiada bulunabilmek için etik
kuralları biraz fazla zorlamak gerekiyor.
“Bütün bunlar
olurken utanmayacaksınız, öyle mi?”
Toplumsal meşruiyeti de yoktur bu
referanduma sunulan Anayasa değişikliğinin. Getirilen değişiklik ve bu
değişikliğin getirilme sürecinde izlenen politikaların tamamı toplumu
ayrıştıran bir niteliğe sahipti. Önce “‘Hayır’ verenler teröristtir”
dediler. Sonra “Yok, öyle demedik de teröristler de ‘hayır’ diyor”
dediler. Bütün bunlar olurken utanmayacaksınız, öyle mi?
“Toplumsal
köprüleri çökerttiniz”
Bu topluma “Köprüler
yaptık.” diyerek bu referandumda kampanya yürüttünüz. Ama fiziksel
köprüleri yaptınız, doğru; toplumsal köprüleri çökerttiniz, toplum kesimleri
arasında köprüleri tahrip ettiniz. Sürekli kavga dili, sürekli ötekileştiren
bir dil, tek kale maç oynama yöntemi ve bütün bunlardan sonra “Adil bir
referandum süreci oldu” diyeceksiniz. Sayın Erdoğan, kendisiyle
cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışan ve o meydanlara coşku, heyecan, neşe ve umut
veren Sevgili Başkanımız Demirtaş hapisteyken bir kampanya yürütülmesini içine
nasıl sindirdi? 3 seçim eş başkanlarımız meydanları dar ettiler. Şimdi siz en
güçlü, en etkili rakibinizi içeri tıkacaksınız eften püften gerekçelerle, ondan
sonra da adil bir seçim kampanyası yürüttük diyeceksiniz. Adaletsizdi, dibine
kadar adaletsiz bir süreçti. Sahadayken çalışma yaptığımız sırada
gözaltına alınan milletvekilleri oldu. Sayısız sandık görevlisi talebimiz iptal
edildi, sandık görevlisi olmaya hazırlanan arkadaşlarımız tutuklandı. Pek çok
yerden sayısız ihlal iddiası geldi. Bunları incelemek üzere köylere heyet
göndermeye çalıştık. Giden heyetteki arkadaşlar gözaltına alındı.
“Nerede, ne
kadar mühürsüz oy kullanıldı?”
2014’te AKP’nin Yüksek Seçim
Kuruluna, açıkça mühürsüz oyların geçersiz sayılması için ilke kararı talep
etti, bu karar da alındı. Şimdi, seçim başlamış, bitmiş bir bölgede, oylar
sayılmaya başlanmış, birden Yüksek Seçim Kurulu karar değiştiriyor. Tekrar
ediyorum: Bu mühürsüz oyların hangi illerde kullanıldığını, sayısının ne kadar
olduğunu açıklamadan bu seçimin meşruiyetini kabul ettiremezsiniz.
“Biz
gezdiğimiz yerlerde normal hiçbir şey görmedik”
Numan Hocam, “OHAL sayesinde
gayet şeffaf ve adil bir süreç yürütüldü.” dediniz. Buna inandığınıza
inanmak isterdim. Pek çok yerde “Hayır” çalışmaları engellendi,
toplantılar yasaklandı, gözaltılar oldu. Demin saydığım etik ihlaller söz
konusu oldu. “Olağanüstü hâlin muhatabı halk değil” dedi biraz önce
sayın hocam. 120-130 bin insan işinden atıldı, binlerce dernek kapatıldı,
binlerce gazete, binlerce yayın organı kapatıldı. Her an gözaltına alma tehdidi
yaşayan milyonlar var, gözaltına alındığında da günlerce keyfî olarak
tutuluyor. Ezkaza gözaltındakilerin tahliyesine karar verenler derhal görevden
alınıyor.
Sayın Hocam, ya herkesi bu halkın
parçası saydığınızı kanıtlayacaksınız ya da OHAL uygulamalarının bu ülkeyi, bu
ülkenin insanlarını, bu toplumu böldüğünü kabul edeceksiniz. Daha pek çok şey
söylediniz: “Hayat normal sürüyor” dediniz. Biz gezdiğimiz yerlerde
hiçbir normal şey görmedik. Galiba iktidar taraftarlarına her şey normal. Zaten
olağanüstü hâl de iktidarın nimetlerinden daha iyi yararlanmak için
getirildi.
“Engellenirken
sizi aradım, cevap vermediniz”
Ayrıca, biz sahada engellenirken
sizi de aradım, İçişleri Bakanını da aradım, kimse cevap vermedi bize. Oysa
sizinle daha önce başka konularda da diyalog kurardık. Bunları da hatırlatayım
ve şunu söyleyeyim: Bu ülkenin barışa, demokrasiye, siyasal diyaloğa, toplumsal
mutabakata ihtiyacı var. Bu referandum bunların hepsini tahrip ediyor.t24.com