Alman Kitap Basım ve Yayımcıları Derneği Borsa Birliği, Almanya Pen Merkezi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler, Türkiye’deki düşünce özgürlüğü ihlallerine dur demek için imza kampanyası başlattı. Türkiye’de çocuk kitapları basan yayınevlerine varana kadar kapama, kayyım atama, mala el koyma gibi uygulamaların yaşandığına dikkat çeken üç kuruluş, Alman politikacılardan olanları seyretmek yerine harekete geçmelerini istedi.Alman Kitap Basım ve Yayımcıları Derneği Borsa Birliği (BDB), Almanya’nın önde gelen yazarlar birliği olan PEN Merkezi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler adlı üç önemli kuruluş, Federal Hükümet ve Avrupa Komisyonu‘nun Türkiye’deki düşünce özgürlüğü ihlallerine karşı net bir tavır sergilemeleri için imza kampanyası başlattı.
HİÇBİR ŞEY YAPMADAN SEYREDEN POLİTİKAYA HAYIR
change.org adlı imza toplama platformunda başlatılan kampanyaya birkaç gün içinde katılanların sayısı 30 bini geçti. Platformda video konferans yoluyla imza çağrısında bulunan BDB Genel Müdürü Alexander Skipis, Türkiye’deki düşünce özgürlüğü ihlalleri ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu ve Alman toplumunu düşünce özgürlüğünün geçerliliğini sürdürmesini sağlama adına seyreden ama hiçbir şey yapmayan politikaya birlikte hayır demeye çağırdı.
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ PAZARLIK KONUSU EDİLEMEZ
Türkiye’de düşünce özgürlüğünün darbe girişiminden sonra neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığına dikkat çeken Skipis şöyle konuştu: “Azıcıkta olsa var olan hareket alanları da yaptırım korkusuyla kullanılamıyor. Medya grubu olan 130 şirket, içlerinde çocuk kitapları basan yayınevleri de olmak üzere 29 kitap basım evi kapatıldı. Bazı yayınevi sahiplerinin mallarına el kondu. Birçok medya kuruluşu ve yayınevine de kayyım atandı.”
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle temizliğe tabi tutulduğunu ve bunun için düşüncelerini ifade etme cüreti gösteren gazetecilere, yazarlara, yayınevi sahiplerine ve bunların ailelerine yönelik bir cadı avı başlatıldığını kaydeden Skipis şöyle devam etti: “Sözün özgürlüğü bir insan hakkıdır ve özgür, demokratik bir toplumun temelidir. Bir toplumun özgürleşmesinde de gazetecilerin, yazarların ve yayınevi sahiplerinin katkısı büyüktür. Düşünce özgürlüğü bizim için pazarlık kabul etmeyen bir özgürlüktür ve mesele mülteci sorunlarının çözümü veya askeri alandaki menfaatler olsa bile faydası tartıya gelmez.”
İMZALAR ANGELA MERKEL İLE JEAN-CLAUDE JUNCKER’E SUNULACAK
Üç kuruluşun Başbakan Angela Merkel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’e sunulmak üzere gerçekleştirdiği ortak imza kampanyası metninde ise Türkiye’de konuşma özgürlüğünün ciddi tehdit altında olduğu dile getirildi.
Türkiye’de medyanın zaten gergin olan durumunun darbe teşebbüsü ile birlikte daha da gerginleştiğine dikkat çeken metinde gazetecilerin pasaportlarının ellerinden alındığı, yazarların tutuklandığı, dışarıda olan yazar ve yayıncıların ise korku ve varoluşsal kaygı içinde oldukları, düşünce özgürlüğünün ayaklar altına alındığı kaydedildi.
FEDERAL HÜKÜMET VE AVRUPA KOMİSYONU POLİTİKASISINI GÖZDEN GEÇİRMELİ
Federal Hükümet’e ve Avrupa Komisyonu’na çağrıda bulunan üç kuruluş şu taleplerde bulundu: “Türkiye’nin içinde bulunduğu bu duruma karşı net bir duruş sergilemelerini, verecekler kararlarla, eylemleriyle ve açıklamalarıyla tavizsiz ve etkin bir şekilde düşünce özgürlüğünü talep etmelerini ve bunu pazarlık konusu yapmamalarını talep ediyoruz. Türkiye’de ve dünyanın başka bir yerinde düşünce özgürlüğü saldırı ve ağır sınırlamalara maruz kaldığında, Federal Hükümet ve Avrupa Komisyonu bu ülkelere karşı politikalarını gözden geçirmelidir.”
Bir diğer talepleri ise mağdur gazeteci ve yazarlara, örneğin bürokrasisi olmayan engelsiz acil yardım vizesi gibi uygulamalarla hızlı bir şekilde yardım edilmesi.
ESAT SEMİZ BERLİN