Dicle Anter: “Mehmet Ağar, ne yazık ki hepimizin hayatına bir yerden dokundu. Bugün Cumartesi Anneleri eylemlerinin saldırıya uğramasının arkasında da onun olduğunu düşünüyorum” dedi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin düzenlediği “Faili meçhul:
Gazeteci cinayetlerinde cezasızlıkla mücadele” panelinde konuşan gazeteci
Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, “1909’dan beri 95 faili meçhul gazeteci
cinayeti işlendi ve derin devlet bir sistem olarak karşımızda duruyor”
dedi.
İ
sveç Başkonsolosluğu’nda gerçekleştirilen panel, Medya
ve Hukuk Çalışmaları Derneği Direktörü Barış Altıntaş, İsveç Başkonsolosu
Therese Hyden ve Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Savunu Koordinatorü
Caroline Stockford’ın konuşmaları ile başladı.
UĞUR
MUMCU’NUN KIZI: ÖLÜM BİR SON MUDUR?
Panelde faili
meçhul cinayetlere kurban giden gazeteciler; Musa Anter, Uğur Mumcu ve Metin
Göktepe’nin yakınları da birer konuşma yaptı. İlk olarak konuşan Gazeteci Uğur
Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, babasının cinayetinden sonra oluşan toplumsal
baskıya rağmen failin hala bulunmadığını, Uğur Mumcu’yu öldüren bombayı
yerleştiren kişinin hala firari olduğunu söyledi.
Araştırmacı
gazetecilerin çok ciddi zorluklarla karşılaştıklarını vurgulayan Mumcu,
gazeteciliğin hiçbir zaman durdurulamayacağını ifade etti. Mumcu, “Bizler
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nı kurarken, ölüm bir son mudur diye
düşündük. Sonrasında ne yapılabilir üzerine çalışmaya başladık” dedi.Mumcu,
annesinin dönemin içişleri Bakanı Mehmet Ağar’la yaşadığı bir diyalogu
anlatarak devam etti:
“Mehmet
Ağar, babamın davası hakkında anneme, ‘bir duvar var ve onu geçemiyoruz’
demişti. Annemin bir tuğla çekin demesi üzerine ‘çekemem’ diyen Ağar’a annem,
‘o zaman o duvar yıkılır ve siz altında kalırsınız’ demişti. Ardından Mehmet
Ağar’la bağlantılı olduğunu bildiğimiz Susurluk kazası yaşandı.”
METİN BENİM KARDEŞİMDİ, AYNI
ZAMANDA YOLDAŞIMDI
Metin
Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe de gazeteci cinayetleri arasında failleri
cezalandırılmış olan tek cinayetin Metin Göktepe cinayeti olduğunu belirtti.
Meryem Göktepe, kardeşinin sosyalist bir gazeteci olduğunu söyleyerek,
“Metin benim kardeşimdi ama aynı zamanda yoldaşımdı. O zamanlar
sendikalaşma süreci vardı, ben kortejin içindeyken o dışında görev
yapıyordu” dedi.
Kardeşinin
1996 yılında dövülerek öldürülmeden önce, gözaltında kaybedilenleri takip
ettiğini, bunlardan çok etkilendiğini ifade eden Göktepe, “Öldürülmeden
önce, ‘Adım Metin Göktepe, ben gazeteciyim’ diye bağırması da bu yüzdendi diye
düşünüyorum.” dedi.
Göktepe,
devletin en yüksek kademesinden Eyüp İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne kadar, Metin’in
gözaltına alınmadığını söyleyen yetkililerin suçta uzlaştıklarını ve
ortaklaştıklarını ifade etti. Göktepe, “Mehmet Ağar, ne yazık ki hepimizin
hayatına bir yerden dokundu. Bugün Cumartesi Anneleri eylemlerinin saldırıya
uğramasının arkasında da onun olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
ÖLDÜRECEĞİ ADAMIN GÜVENLİĞİNİ
NİYE SAĞLASIN?
Diyarbakır’da
düzenlenen bir festival sırasında suikaste uğrayan Özgür Gündem Gazetesi köşe
yazarı Musa Anter’in oğlu Dicle Anter ise babasının cenazesini alamadıklarını
ve kendilerinden habersizce gömüldüğünü ifade etti.
Anter,
“Sağ olsun avukatımız çok uğraştı. AİHM’e taşıdık davayı. 2007’de AİHM
Türkiye’yi mahkum etti, gerekçesini not almışım buraya, bana hep çok saçma
gelmiştir. TC Musa Anter’in güvenliğini sağlamamıştır. Öldüreceği adamın
güvenliğini niye sağlasın?” dedi.
1909’dan beri
95 faili meçhul gazeteci cinayetinin işlendiğini ifade eden Anter, derin
devletin bir sistem olarak karşılarında durduğunu ve bu sisteme karşı
olduklarını söyledi. MEZOPOTAMYA AJANSI