Bir deklarasyon
yayımlayan grup, Pakistan’dan kaçırılan eğitimci Mesut Kaçmaz ve ailesinin
derhal ve şartsız olarak serbest bırakılmasını istedi.
Kaçırılma skandalı,
deklarasyonda ‘Kaçmaz ailesinin evine, aralarında birkaç kadın memurun da
bulunduğu, 15 “memur” hiçbir kimlik göstermeksizin sivil kıyafetlerle baskın
düzenledi.
Görevliler
aileyi tutuklamak için, baskını protesto eden Mesut Kaçmaz da dahil olmak
üzere, itip kakıyorlardı. Memurlar, Bayan Kaçmaz ve iki küçük çocuk da dâhil
hepsinin gözlerini bağladı ve başlarına çuval geçirdi. Kaçmaz ailesi 17 gün
boyunca dışarı çıkmalarına ve gün ışığını görmelerine izin verilmeyen bir yerde
tutuldu. Kaçmaz ailesi 14 Ekim 2017’de zorla sınır dışı edildi ve İslamabad’dan
İstanbul’a kadar özel, işaretsiz bir uçakla uçtu. Pakistanlı personel aileyi
uçağa ulaştırırken, uçakta sadece Türk ajanlar vardı.’ ifadeleriyle ayrıntılı
bir şekilde yeraldı. ‘Kaçmaz ailesinin tutuklanması, gözaltına alınması ve
sınır dışı edilmesi, Pakistan Hükümeti tarafından, hükümet adına ve onun
desteğiyle hareket eden temsilciler aracılığıyla ve Türk makamlarının talebi
üzerine gerçekleştirilmiştir’ değerlendirmesini yapan Birleşmiş Milletler Keyfi
Gözaltı Çalışma Grubu, ailenin Pakistan yasaları ihlal edilerek tutuklandığını
ve sınır dışı edildiğini, Pakistan Hükümetinin, Kaçmaz ailesinin alıkonulması
ve sınır dışı edilmesine ilişkin eylemlerinden ve ayrıca Türkiye’deki
haklarının ihlallerinden sorumlu olduğuna dikkat çekti. ‘Çalışma Grubu,
Pakistan Hükümeti gibi Türkiye Hükümeti’nin de, Kaçmaz ailesinin yasal dayanağı
bulunmayan bir biçimde yakalanması, gözaltına alınması ve Türkiye’ye sınır dışı
edilmesinden müştereken sorumlu olduğunu tespit etmiştir’ vurgusu yapılan
deklarasyonda her iki hükümetin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve
Sözleşmesine aykırı ve keyfi hareket ettiklerine dikkat çekiliyor. Türkiye Hükümetini
Mesut Kaçmaz ve Meral Kaçmaz’ı derhal ve şartsız olarak serbest bırakmaya ve
Kaçmaz ailesinin Türkiye’den ayrılma hakkına saygı göstermeye çağıran Birleşmiş
Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, İslamabad ve Ankara’dan Kaçmaz Ailesinin
gözaltına alınmalarından sınır dışı edilmelerine kadar kaynaklanan psikolojik
etkiler de dâhil olmak üzere gasp edilen bütün haklarının tazmin edilmesini
istedi. AKP iktidarının bizzat içinde olduğu diğer kaçırma vakaları için de
emsal niteliği taşıyan deklarasyonda ayrıca ‘Pek çok Birleşmiş Milletler
kuruluşu, özellikle de Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bu yana,
Türkiye’deki yaygın insan hakları ihlallerini belgelemişlerdir. Terörle
mücadele operasyonları kapsamındaki yargısız infazlar, acil durum önlemleri altında
tutuklanan kişilerin keyfi olarak gözaltına alınmaları, duruşma öncesi
tutukluluk esnasında işkence ve kötü muamele ve Gülen hareketiyle ilişkili
olmakla suçlanan öğretmenlerin toplu işten çıkarılması, bu hak ihlalleri
arasındadır’ vurgusu yapılıyor.