Ülkemizin ve tüm
İslâm âleminin, hatta dünyanın neresinde olursa olsun bütün Müslümanların maddî
ve manevî acı ve ıztıraplarla dolduğu şu günlerde imdadımıza yetişen kutlu bir
mevsime giriyoruz. Genel adı “Üç Aylar” olan Recep, Şaban ve Ramazan’ın ilk ayı
19 Mart Pazartesi günü başlıyor. Önümüzdeki perşembeyi cumaya bağlayan gece
ise, Regâib Gecesidir.
Üç Aylar Rabbimizin
rahmet, mağfiret ve inayetinin coştuğu mübarek ve muhteşem bir mevsimdir. Adeta
manevî bir pazar, panayır ve fuar gibidir.Nasıl ki, belirli
günlerde ve mevsimlerde açılan pazar ve fuarlarda bol çeşit sergilenir, yüksek
indirimler uygulanır ve çeşitli hediyeler dağıtılır; Üç Aylar dediğimiz Recep,
Şaban ve Ramazan aylarında da bildiğimiz indirimleri aşan muhteşem fırsatlar
vardır.
Bu aylardaki
güzelliklere ulaşmak için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Üç Aylara girince,
“Allah’ım! Receb’i ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan’a
ulaştır.” diye dua ederdi (Müsned, 1: 259). Çünkü Üç Aylarda bulunmak ve
Ramazan’a erişmek muhteşem bir nimet ve muazzam bir lütuftur.
Üç Ayları,
özellikle Ramazan’ı ve kandil gecelerini ihya etmek için özel programlar
uygulayan ve talebelerine de tavsiye eden Bediüzzaman Hazretleri, talebeleriyle
birlikte ağır baskı ve mahrumiyetlere uğradığı Afyon Hapsinde iken yazdığı bir
mektupta şöyle der:
“Beş günden sonra
çok mübarek ve çok sevaplı ibadet ayları olan şuhûr-u selâse (Üç Aylar)
gelecekler. Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden
geçer, Şaban-ı Muazzamda üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve
Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde otuz bine çıkar. Bu pek çok uhrevî
faydaları kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve
ibadet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana
temin eden şuhûr-u selâseyi böyle bire on kâr veren medrese-i Yusufiyede
geçirmek, elbette büyük bir kârdır. Ne kadar zahmet çekilse ayn-ı rahmettir.”
(Şualar, 14. Şua)
Demek ki bu aylar
öylesine büyük bir fırsatlar zinciridir ki, hapishanenin ağır şartlarında bile
ihya edilmesi, Cenab-ı Hakkın ihsan ettiği ecir ve mükâfatları on kat
arttırmaktadır. Başta aşırı soğuk ve zehirlenme olmak üzere birçok işkenceye
maruz kaldığı bir ortamda bile hiçbir ibadetini ihmal etmeyen, hatta
“El-Hüccetüzzehra” isimli eserini yazan ve mektupla da olsa ders vermeye devam
eden Üstad Hazretlerinin Üç Ayları âdeta bir bayram gibi karşılaması bizim için
güzel bir örnek ve ibretli bir tavırdır.
Üç Aylar’ın her
günü mübarek olduğu gibi, bilhassa bu aylardan Recep ayı içerisinde Regâib ve
Miraç geceleri, Şaban ayında Berat Gecesi, Ramazan’da ise Kadir Gecesinin
bulunması Üç Aylara ayrı bir kıymet ve meziyet kazandırmıştır.
Regâib Kandili
Yapılan her bir
ibadete ve salih amele yüz kat sevap yazılan Recep ayının ilk Cuma gecesi, yani
önümüzdeki Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Regâib Kandilidir.Arapça bir kelime
olan Regâib “kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen, değeri yüce,
ihsanı bol şeyler” demektir.
Regâib Gecesi,
değerini, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) görünen âleme teşrifi demek
olan anne rahmine düşmesinden almaktadır.
İbn-i Ömer (r.a.)
ve Ebû Umâme’nin (r.a.) rivayetine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) duaların
reddedilmeyeceği beş geceyi şöyle ifade buyurmaktadır:
“Beş gece vardır
ki, onlarda yapılan dualar geri dönmez, kabul edilir: Recep’in ilk gecesi,
Şaban’ın on beşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban Bayramı
gecesi.” (Celâleddin Suyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 3/454)
Regaib Gecesi nasıl
ihya edilmeli?
Mübarek gecelerde
mümkün mertebe akşamdan sabah namazına kadar ibadet etmek güzel olur. Yalnız
başına yapılan ihya gayreti esnasında nefis ve şeytan uykuya teşvik edebilir.
Bu yüzden en güzeli, bir camide veya sohbet meclisinde ihya etmektir. Böylece
hem insanlar birbirini teşvik etmiş olur, hem de birbirinin duasına ortak
olurlar.
Bu gecelerde
yapılacak beş mühim ibadet vardır:
- Tevbe ve istiğfar etmek: Bu
gecelerde yapılan tevbe ve istiğfarlar inşallah kabul olur.
- Kur’an okumak: Bilhassa
Yasin, Fetih, Rahman, Tebareke, Amme gibi çok faziletli sûreleri okumak veya
dinlemek.
- Namaz kılmak: Beş vakit
namazı cemaatle kılmakla beraber evvabin, teheccüd, tevbe, tesbih ve hacet
namazlarını mutlaka kılmak.
- Peygamber Efendimize
(s.a.v.) bol bol Salâvat-ı şerife getirmek. - Dua etmek: Kur’an’da ve
hadiste geçen duaları, Cevşen’i, büyük velilerin dualarını okumakla
birlikte içimizden geldiği gibi Rabbimize niyazda bulunmak. Bilhassa
içinde bulunduğumuz ifritten süreçten kurtulmak için sabaha kadar
Rabbimize yalvarmak.
Oruç hangi gün
tutulmalı?
Gecenin gündüzünde
ise oruç tutmak çok faziletlidir. Tutulacak orucun zamanı, kandil gecesinden
önceki gündüz değil, sonraki gündüzdür. Çünkü ibadet takviminde gün, akşam
ezanıyla başlar, takip eden akşam ezanına kadar devam eder. Nitekim Ramazanın
başlangıcında da, önce teravih kılarız, sabahında da oruç tutarız. Ancak kandil
gecesinin hem öncesinde hem sonrasında oruç tutan da faziletli bir amel yapmış
olur. Bilhassa Regaibin öncesi olan Perşembe günü oruç tutmak zaten sünnettir.
Sadece Cuma günü de olsa oruç tutulabilir. Çünkü bilerek başka gün değil de
sadece Cumaya denk getirmek tenzihen, yani helâle yakın mekruhtur. Regaib
Gecesinin gündüzü ise her zaman Cumaya rastlamaktadır, başka çözüm ve seçenek
yoktur. Bu yüzden Perşembe günü tutamayanlar için Cuma günü oruç tutmak
tenzihen mekruh da olmaz.
Toplumda oruç çok
ihmal edilmiş, neredeyse Ramazan dışında unutulmuş bir ibadettir. Ramazan ayı
dışında oruç tutan kimseler pek azdır. Oysa Peygamber Efendimiz (s.a.v.) oruç
tutmayı çok severdi. Neredeyse yılın yarısını, belki daha fazlasını oruçlu
geçirirdi. Başta Ramazan ayı olmak üzere Üç Aylarda tuttuğu oruçlara ilave
olarak, Muharrem, Şevval, Zilhicce aylarının bir kısmında, Eyyâm-ı Bîd (her
kamerî ayın 13, 14 ve 15. günleri) ile her haftanın pazartesi ve perşembe
günlerinde oruçlu bulunan Allah Resûlü (s.a.v.) bazı günlerde yiyecek bir şey
olup olmadığını sorar, olmadığını öğrenince de oruca niyet ederdi. Bu bakımdan Üç
Aylarda fırsat buldukça oruç tutmak hem çok faziletli bir ibadettir, hem de
duaların kabulüne de vesile olur.