Liberal Parti Gölge Bakanı ScottMorrison, “Gelibolu Camii’ni çok seviyorum. Çünkü modern Avustralya’nın tablosu gibi. Bu savaştan iki muhteşem ve modern ülke doğdu. Onun için her iki ülkenin de savaştan sonra kutlayacağı ve çok değerler var. Aynı zamanda, Türkler ve Avustralyalıların önemli bir iletişim noktasını oluşturdu.” dedi.
Yaklaşan seçimler, son zamanlarda bilhassa çalışma vizelerinin etrafından yaşanan tartışmalar ve Anzac törenlerinin 98.yıldönümü etkinlikleri nedeniyle, Ana Muhalefet Partisi Gölge Göçmen Bakanı Scott Morrison ZAMAN’a verdiği özel röportajda, sorularımızı şöyle cevaplandırdı;
Eylül 14’de Avustralya halkı sandık başına gidecek. Seçim kampanyanız ile ilgili çalışmalarınız nasıl gidiyor. Seçmen sizden neler bekliyor?
Bölgesel konular arasında genellikle hep aynı sayılır. Birbiriyle benzerlik taşıyor. Benim seçim bölgemde, özellikle hükümetin hazırladığı bazı iş yasalarına karşı tepkiler var. İş dünyası, bürokratik engellerle uğraşmak istemiyor. Fazla vergi vermekden daha çok emekliliğine yatırım yapma arzusundalar. Ancak buna karşın, hükümet son zamanlarda çeşitli mevzuatlarla işverenleri daha sıkı kontrol altına tutma niyetinde. Hükümet maden vergisi çıkardı, ama beklentiler hesap edildiği gibi olmadı. İyi bir bütçe yapılması gerekiyordu. Ama hükümet bunu da yapamadı.
Sydney’de yapılacak ikinci havaalanı projesi çok önemli. Sydney’in hâlihazırdaki havaalanı mevcut kapasiteyi karşılayamıyor, yeterli gelmiyor. Bunun için yeni bir havaalanı projesini destekliyorum. Ayrıca 2020 yılında Kaptan Cook’un Avustralya’ya ayak basışının 250.Yılı kutlamaları hazırlıkları var. Kurnell Peninsula’da olacak. Bende ulusal çapta kutlamaların yapılması yönündeki çalışmalara destek veriyorum. Burası Avustralya tarihi açısından en önemli yer olması gerekirken, maalesef öyle değil. İngiltere’den burayı ziyaret etmeye gelenlerin için de görmeleri gereken en önemli bir yer.
Gölge Göçmen bakanı olarak, iktidar olmanız halinde ne gibi değişiklikler söz konusu olacak?
Gölge Göçmen Bakanı olarak, yapacağım işlerden en önemlisi, insanların göçmen politikasına güvenini sağlamak olacak. Hükümetin sınır güvenliğinin başarısızlığından dolayı, toplumun güveni azaldı. Nereye gidiyorsam, göçmenlik konusu önüme çıkıyor. Tüm göçmen toplumlar, iyi düzenlenmiş, güçlü bir göçmen politikasını arzuluyorlar. Açık ve net kuralların olduğu ve prensiplerle hazırlanmış yasal düzenlemeler istiyorlar. Avustralya genel olarak, göçmenlik konusunda dünya lideri. Göçmenlik programı yetenekli insan gücünü hedeflemeli. Koalisyon hükümeti olarak İngilizceye daha çok önem verilmesini istiyoruz. Vatandaşlık öyle 10 tane soruya cevap vermekle test usulü kazanılmamalı. İnsanların kendilerini geliştirmesine yardımcı olmamız lazım. İngilizcelerini ilerletmesi vatandaşlıktan önce sağlanmalı. 2.Dünya savaşından sonra göçmen alımı değişti. Kalıcı vizeler, daha o insanlar Avustralya’ya gelmeden onlara veriliyordu. Şimdi ise öyle değil. Kalıcı vize şu anda, geçici vizesi olan veya burada yaşayanlara ve yerleşmeye hak kazanmış olanlara veriliyor. Oysa ki; biz göçmenliği, insanların buraya vardıktan sonra başlayıp, vatandaşlığı kazanana kadar olan devre olarak görmeliyiz.
Avrupa ülkelerinde uygulanan göçmenlik yasası ile Avustralya arasında ne gibi farklar var?
Bu konuda Almanya ve İngiltere’nin tecrübelerini mukayese ettiğimizde, o ülkelerin Avustralya kadar tecrübeleri yok. Almanya’da göçmen toplumlar da işsizlik yüksek oranlarda iken, Avustralya’da bu kadar bir problem olmadı. Buraya gelenler, ekonomik ve sosyal açıdan genel topluma katkıları olduğu için, uyum içerisinde yaşıyoruz. Böyle devam etmesini de istiyorsak, onların karşılaştığı engelleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. İngilizce en önemli engel olabilir. Bu konuda onlara gereken imkân sağlanmalı.
Partiniz iktidara geldiği takdirde, öncelikli olarak hangi konulara el atacak?
14 Eylül’den sonra botla gelenler için kurallar değişecek. 14 Eylül’den sonra gelenler daha önce gelenlerle aynı kategoride olmayacaklar. Hükümet Offshore (açık deniz) mevzuatını gündemine almadı, kendini zorunlu hissedene kadar. Ancak bundan sonra da iki konu gündeme geldi. Birincisi, buraya gelenlere verilen koruma vizesiydi. Diğeri ise gelenleri tekrar gönderme. Eğer bu konu halledilemezse diğer göçmenlik politikaları da halledilmemiş olur. Biz seçimleri kazandığımız takdirde, kurallar değişecek ve yeni gelenlerle, eskiler arasında farklar olacak.
Kararsız seçmenlere ne gibi mesajınız var?
Öyle açık ve genel bir mesajımız yok. Hükümetin beceriksizliği, bize yeteri kadar katkı sağlıyor zaten. Hükümet zaten icraatları ile başarısız olduğu mesajını seçmenlere veriyor. Ayrıca İşçi Partisi’nin kendi içerisindeki problemler de zaten başlı başına bir sorun. İşçi Partisi, seçmenin tercih edeceği iyi bir marka değil.
2015 yılında yapılacak 100.Yıl Anzac törenleri sizin için ne anlam ifade ediyor?
Gelibolu-Anzak Camii’ni çok seviyorum. Çünkü modern Avustralya’nın tablosu gibi. Ben gençliğimde, Çanakkale Gazilerinin yürüyüşlerini gördüm ve insanın ister istemez dikkatini çekiyor. Benim yakınlarımdan da Gelibolu’ya giden olduğunu tahmin ediyoruz. Genel olarak Gelibolu, Avustralyalılar için her zaman önemli özelliğini korumaktadır. Bu savaştan iki muhteşem ve modern ülke doğdu. Onun için her iki ülkenin de savaştan sonra kutlayacağı ve paylaşacağı çok değerler var. Bu savaş aynı zamanda, Türkler ve Avustralyalıların önemli bir iletişim noktasını oluşturdu. Eskiden Gelibolu bir kâbus gibi algılanırken, son beş on yıldan beri ise çok pozitif gelişmeler yaşanıyor.
Federal İşçi Partili Bakan Jason Clare ile, özellikle gençlerin de, yer aldığı Gelibolu ile ilgili önemli bazı programlar yapıyorsunuz. Konu hakkında bilgi verirmisiniz?
2007 yılından beri JasonClare ile birlikte değişen kültürlerden Avustralyalıları, Avustralya tarihi ile ilgili önemli hikâyelerini daha iyi anlamaları ve bağlantı kurmaları için Kokado gibi olayların geçtiği yerlere geziler düzenliyoruz. Bu geziler, özellikle gençlerimizin, geçmişinin kimliklerini anlamalarına yardımcı oluyor. Çok pozitif katkı sağlıyor.
Etnik toplumun düzenlemiş olduğu kültürel etkinlikler ve festivalleri ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Avustralya’da hepimizin aynı hikâyesi var. Benim atalarım da Anglo-Celtic asıllı. Tahminen 1840’lı yıllarda buralara gelmişler. Kültürel aktiviteler, festivaller Avustralya genel toplumuna açık olarak icra edilen etkinlikler ülkeye zenginlik katıyor.